avrupa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
avrupa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Temmuz 2014 Cuma

İnterbus Macerası 2. Bölüm-Üsküp

Selanik'ten sonra yola koyulduk ve aynı gün akşam saatlerinde Makedonya'nın başkenti Üsküp'e vardık.

Üsküp küçük bir şehir, ortasından Vardar Nehri ile ikiye ayrılıyor.Nehrin doğu kısmında müslümanlar yaşıyor. Şehrin bu kısmı daha otantik ve eski. Batı kısım ise Hristiyan halkın  yaşadığı kısım. Burası daha modern çizgiler taşıyor.Yapılar daha yeni.

2000 li yıllarda iç çatışmalar yaşanmış şehirde. Bu çatışmadan sonra hristiyanlar ve müslümanlar  iyicene kopmuş birbirlerinden.

Dediğim gibi şehir küçük ve turistik açıdan çok rağbet görmemesine rağmen, Vardar Nehri üzerinde 2.Murat döneminde muhteşem taş köprü ve onun replikası sayılabilecek modern çizgiler taşıyan diğer 2 köprü , yeni binaların mimarisi ve o küçücük meydanlarında onlarca büyük ve ihtişamlı heykelleriyle ilgi çekici hale gelebiliyor.


Ünlü Üsküp köftesi yemelisiniz dediler, gittik yedik.Şehrin doğu yakasında  Destan adlı bir mekandı sanırım.Standart bir mekan, standart bir köfte,uygun fiyatlar.adet yerini bulsun işte :)

Köftemizi yedikten sonra Üsküp'ün sokaklarında kaybolalım dedik.Gerçektende kaybolduk :) Üsküp kalesi gece olduğu için kapalıydı içine giremedik ama çok da bir özelliği yok zaten. İstanbul'da bol bol var o kalelerden surlardan.
Müslüman tarafının sokaklarını Tahtakale sokaklarına benzettim ben.Çarşısı küçük ve tatlı.Esnaf tek tük de olsa Türkçe biliyor.

Geceyi şehrin batı tarafında sonlardırdık. Daha haraketli tabii. Nehir boyu cafeler kalabalık.Dünya kupasınında etkisi var tabii sanırım.
Meydanda festival vardı şansımıza.Konser ve ateşli akrobasi gösterileri falan. Eğlenceliydi.
Üsküp'ünde birası ünlüdür dediler,girdik bir mekana içtik.Kırmızı Tuborg'un sulu hali gibi geldi bana.
Üsküp'ün para birimi dinar. Mekanlar Euro alıyor lakin para üstünü bir sürü dinarla veriyorlari dikkat...

Sözün kısası harbiden küçük, şirin ve ucuz bir şehir.
Gece Üsküp'ten çıkıp Budapeşte'ye doğru yol alıyoruz.İlk konaklamamız Budapeşte! Bunu belirtiyorum çünkü sabırsızlıkla bekliyorsunuz konaklama zamanlarını :)

3 Temmuz 2014 Perşembe

İnterbus Macerası 1. bölüm- Selanik

Selam;

15 günlük İnterbus maceramı anlatacağım bu ara size gün gün şehir şehir.
Tabii önce nedir bu interbus onu bir anlatayım önce;

Girişimci bir arkadaş Avrupa Sanat Topluluğu adı altında bir dernek kurmuş , başvurulardan kafasına göre seçtiği :) 50-55 kişiyi bir otobüse dolduruyor ve 15 günde 15 ülke 17 şehir gibi iddalı bir söylemle size Avrupa'yı dolaştırıyor. Kısaca olay  bu...Ayrıntı için www.avsat.org sitesini inceleyin derim...

Yukarıda arkadaş seçimleri kafasına göre yapıyor dedim ya, O öyle demiyor tabi, bazı kriterleri var elbette istisnaları ile birlikte.En basiti yaş sınırı ; 18-35 yaş arası arkadaşlar bu organizasyona katılabiliyor.

Şehirleri anlatmadan önce bir de kısa otobüs ortamını özet geçeyim şu otobüsle 15 gün olur mu yaaa diyen arkadaşlara:

İlk gece hariç hiç bir zorluk çekmedim otobüste, gerçi ben her yerde ve her koşulda uyuyabilen bir adamım zaten ama otobüs geneline de baktığımda zorlanan arkadaş görmedim.Hatta 5 aylık hamile bir arkadaş bile vardı ki onu burdan tekrar tekrar tebrik etmek istiyorum :)
Duş vs. gibi konuları çok da sıkıntı etmeyin bir çaresi bulunuyor. Evet her gün günde iki defa duş alamıyorsunuz ama kokmadan bitiriyorsunuz maceranızı...

Gelelim şehirlere;

14 Haziran günü Ankara'dan yola çıkan otobüsümüz misafirlerini toplaya toplaya İstanbul'a geldi akşam saatlerinde. Son misafirlerini de İstanbul'dan aldıktan sonra ki bende İstanbul'dan bindim , Selanik'e doğru yola çıktı 15 günlük yeni evimiz:

Sabah saatlerinde Selanik'e vardığımızda ilk durağımız Atatürk'ün doğduğu ve büyüdüğü ev oldu. Duygulu dakikalar yaşamak için hazırlamışken kendimi hayal kırıklığıyla doldum bir anda. Restore adı altında bildiğin boşaltmışlar evi. Hatıra ve eşya adına mutfaktaki bazı eşyalardan başka hiç bir şey yok evde.
İçinde dolaşmak bile etkiliyor adamı ama tam da moda giremiyorsunuz, ta ki arka odalardan birinde bal mumu Mustafa Kemal heykelini görene kadar,o kadar gerçekçi ki karşısında hazır ola geçip Selam çakmak geliyor içinizden...



Atatürk'ün evinden sonra yürüyerek beyaz kuleyi gördükten sonra lugatıma yeni giren ve turistik otobüslerle yapılan şehir turlarına verilen ad olduğunu öğrendiğim ve daha söylemeyi başaramadığım hop-on-hop-of turu ile şehri gezdik.Yapılabilecek güzel bir aktivite, tabi vaktiniz varsa yürüyerek keşfetmek gibisi yok şehri bunu da belirtmek isterim...

Beyaz Kule şehrin sembollerinden, Osmanlı döneminde yapıldığı söyleniyor.Şehir Bizans'a geçtiğinde beyaza boyanarak sembolik olarak vaftiz edilmiş lakin şimdi bildiğin kule işte.İstanbul'da da bol bol var...


Selanik, İzmir'e çok benziyor. Güzel bir kordonu var.sahil boyu cafeler barlar, ortam canlı yani.
Şehrin içinde dükkanların büyük çoğunluğu kapalı yalnız. Bunda pazar günü olmasının, öğle saati olmasının ve ekonomik krizin etkileri var...

Hoponhopof yaparken de göreceksiniz zaten şehir tarih ile dolup taşmış durumda.Büyük İskender'den tutun da Bizans ve Osmanlı döneminin izlerini çok net şekilde hissedebiliyorsunuz.



Selanik'te dikkat çekici bir özellik de evler.Balkonsuz ev göremedim ben. Balkon Selaniklilerin önemli yaşam alanlarından diye düşündürüyor insanı aşağıdaki gibi manzaralarla karşılaşınca...


Selanik'te insanlar yardımsever, fiyatlar uygun, etraf temiz, erkekleri ortalama , hatunları ortalamın üstünde :)
Dediğim gibi İzmir'e çok benziyor.Ben sevdim :)