5 Ağustos 2014 Salı

Son yazı : İNTERBUS

Eveet ...Gelelim işin özüne...

İnterbus ile Avrupa macerasında ne lazım ne değil,artıları ne ,eksileri ne , neler yapabilirsiniz, nasıl hazırlanmalı ne almalı yanınıza ...Bu soruların cevaplarını az sonra bulacaksınız :)

İnterbus , AVSAT- Avrupa Sanat Topluluğu adlı derneğin gençlerin Avrupayı gezip ufukları açılsın diye düzenlediği trenle yapılan interrailin geliştirilmiş hali olan bir gezi programı...En büyük avantajı ucuz olması :)

Program ile ilgili bilgiyi   http://www.avsat.org/  sitesinden alabilirsiniz.Arkadaşlara çekinmeden aklınıza takılan her soruyu sorabilirsiniz.Çok iyi insanlar, gerçek :)

Olaya başvuru sürecinden başlayalım;

-  Başvuru formunu özenle doldurmalısınız, çünkü çok başvuru var ve bir şekilde bu başvuruların elenmesi gerekiyor. :) Onun için formu dürüst ve içten bir şekilde doldurursanız seçilme şansınız artacaktır.

- Seçildikten sonra ise telefon, SMS mail yoluyla bilgilendirilecek ücret,vize ,pasaport işlemleri hakkında sizi yönlendirecekler...

- Belki bizde öyle oldu bilmiyorum ama işlemler ve hazırlanmanız için kısa bir süre kalıyor,bunun için size seçildiğinizi öğrendiğiniz an bazı hazırlıkları yapmaya başlamanızı tavsiye ederim...Bunlardan bence en ama en önemlisi gideceğiniz şehirler hakkında bilgi toplamaya başlamak.Nereleri gezip göreceksiniz, merakınız varsa gezeceğiniz yerlerin tarihi hakkında bilgi,  şehirlerin neleri ünlü , nerede ne yiyip içebilirsiniz, ortalama fiyatlar ne kadar? Bu gibi bilgilerle maceranıza başladığınızda inanın çok daha verimli ve eğlenceli bir gezi olacak...
İnterbus ailesinin geliştirmesi gereken bir noktayı ki bu nokta rehberlik konusu oluyor, siz bu şekilde rahatça kapatabilirsiniz.

- Gezi sırasında yanınıza ne alacaksınız? sorunsalına gelince;
İlgili arkadaşlar yine sizi bilgilendirip bir liste verecekler size, ben de burada bana göre birkaç can alıcı noktaya değinmek istiyorum.

* Sigara içiyorsanız, yanınıza mutlaka  1 karton alın, ve ilk uğradığınız freeshop'ta takviye edin sonra 1 paket sigaraya 5 Euro vermek zorunda kalırsınız canınız yanar.

* Suyu bence Türkiye'den almanıza gerek yok. Uğradığınız ilk şehirlerde 1,5 Litrelik suyu 1 Euro gibi fiyatlara bir iki tane alıp idare edebilirisiniz.Bazı şehirlerde bol bol çeşme var.bunları kullanın :)
Su alırken kullanacağınız cümle NO GAS  ,unutmayın sonra su yerine soda içer durursunuz :)

*Konserve hayati önem taşıyacak yolculuğunuzda.Ben sarma barbunya falan da almıştım ama iyi olmuyor.
Nutella'ya krem peynire ve lite tonbalığına yüklenin derim...Özellikle nutella can oluyor oralarda...

*Kıyafet ve diğer konularda arkadaşların önerilerine uymaya özen gösterin.Yaz döneminde gidecekseniz bol bol tişört almalısınız yanınıza.

* Özellikle tuvalet konusunda bol bol ıslak mendil ve selpak hatta bulabilir ve üşenmezseniz yanınızda taşımaya klozet kapak örtüsü alabilirsiniz yanınıza :)

*Bavul taşıma vs konusunda bir interrail deki gibi asla bir problem yaşamıyorsunuz ama yine de eşyalarınızı minimumda tutun ki dönüşte alacağınız bir sürü şey olacak, onlara da yer olsun :)

*Mutlaka bir sırt çantanız olsun.İçinde rutin kullandığınız malzemeleri ve bir iki günlük ihtiyacınız olan malzemeler bulundurun.

*Fotoğraf için mümkünse profesyonel bir şey olsun yanınızda, keyfi bir başka oluyor.S elfie'cilerden değilseniz tabi :)
Makina için yine mümkünse yedek bataryanız olsun yanınızda çünkü her daim şarj etme şansınız olmayabilir...

*Cep telefonlarınız şarjı konusunda çok sıkıntı yaşamıyorsunuz.Problem olmuyor.
Hattınızı yurt dışına açtırmayı unutmayın. Küçük bir yurt dışı konuşma paketi alabilirsiniz ama internet paketi almayın gereksiz pahalı.Wi-fi yi gititğiniz her yerde söke söke bulup sömürüyorsunuz zaten  :)

*Çok önemli bir nokta, gitmeden telefonunuza  gideceğiniz ülkelerin şehirlerin haritalarını indirirseniz, GPS'i ücretsiz olarak çok rahat şekilde kullanabilirsiniz...

İnterbus ailesindeki arkadaşların söylediklerini ve burada yazılanları göz önüne alıp gezinize başlarsanız hiç bir problem yaşamayacağınızı garanti edebilirim.

Gezi sürecinde ise ;

* Tuvalet, banyo olaylarını  takmayın , bir çaresi bulunuyor, kimse pislik içinde yaşamıyor :)

* Konaklama mekanlarına eleştirel yaklaşıp keyfinizi kaçırmayın,keyfini çıkarın,5 yıldızlı bir tatile gitmediğinizin bilincindesiniz zaten...He buradan  mekanlar çok kötü gibi bir anlam çıkmasın.Tatmin edici oluyorlar. :)

*Konakladığınız şehirlerde mümkünse gece dışarı çıkın, kimseyi beklemeyin,siz gidin arkanızdan gelenler olacaktır kesin :)

* Dil konusu gerçekten problem değil.Grubunuzda mutlaka ingilizcesi iyi olan bir arkadaş çıkar.Olmasa bile bir kaç kelimeyle bile işinizi görebiliyorsunuz.İnsanlığın ortak dili olan mimik ve el kol hareketlerini kullanmaktan çekinmeyin :)

*En önemli konulardan bir tanesi çıkıntılık,artistlik yapmayın :) , Sevecen, soğukkanlı olmaya çalışın,empati duygunuzun tavan yapmasını sağlayın :) . Bir otobüsün içinde 50 kişiyle 15 gün geçireceksiniz. Kendinizi soyutlarsanız eğlenemezsiniz,olayları akışına bırakın...On numara arkadaşlıklar dostluklar edinecek, deli gibi eğleneceksiniz,hazırlıklı olun :)

Aklıma gelenler bunlar.
İnterbus macerasını yaşayanlardan olursanız şanslı insanlardansınız demektir, değerini bilin  :)

Sözün sonu ;
Caner, Ezgim ve İskender'e  tekrar çok teşekkür ediyorum.On numara insanlarsınız...
Başka maceralarda görüşmek üzere...









İnterbus Macerası 10.Bölüm Lübyana-Belgrad-Sofya

Maceramızın son 3 şehri açıkçası biraz gümbürtüye geldi denebilir.Akşama denk gelen saatlerde şehirlerde olduk ve aceleye geldi.Tabii bunda artık maceranın sonu olmasının ve bitkinliğinde etkisi vardır elbet.

İlk durağımız Slovenya'nın başkenti ve en büyük şehri olan Lübyana'ydı. Nüfusu 300 bin civarı.
Lübyana'da akşam saatlerinde vardık.Caner başkanın küçük şehir çabuk sıkılırsınız dediği şehirden çıkmak istemedik :) Şöyle ki , festival dönemiydi sanırım, her meydanda bir konser vardı.Ben kendi adıma muhteşem eğlendim denebilir...

Saatin geç olması ve kendimi eğlenceye vurmam sebebiyle :)  adam gibi fotoğraf yok o yüzden fotoğrafsız geçiyorum bu şehri ama bu beğenmediğim anlamına gelmesin.Gezi boyunca en beğendiğim şirin , tatlı şehirlerdendi.Tekrar gelinebilir, hele bir de tatilinizi festival zamanlarına denk getirirseniz tadından yenmez :)

Slovenya'dan sonraki durağımız Sırbistan'ın başkenti Belgrad.
Şehir biraz uyuz .Euro ile alışveriş yapamıyorsunuz hiçbir yerde. Gerçi bunlara bir kuruş bile bırakmam diyen zihniyetteyseniz sizin için önemsiz bir ayrıntı ama bence öyle düşünmeyin.Turist olarak gittiğinizde şehirde kötü karşılanma olasılığınız çok çok düşük.

Şehir tarihi ve kültürel bakımdan zengin olduğu kadar gece hayatı ile de ünlü,lakin biz onun tadına varamadık:(
Dediğim gibi aceleyle gezilen şehirler arasında olduğundan Belgrad kalesini ve oradan da kendimizi aşağı salarak trafiğe kapalı ana caddesinde turlamakla yetindik...



Yes.. Sıradaki şehir Sofya ve ben itiraf ediyorum bu şehir hakkında ne bir şey hatırlıyorum ne fotoğraf var,boş geçmiş bir şehir yani...
Gecenin bir saatinde inip arkadaşların çok kalmayalım gidelim ısrarlarıyla gece hayatına bile akamadan ayrıldığımız şehir olarak geçecek bu yazıda maalesef...
Evet ,interbus macerasının sonu bu. Sofya'dan sonra dönüşe geçip Edirne İstanbul ve Ankara'da herkesi evlerine bıraktı otobüsümüz :)

İnterbus hakkında son bir yazı daha olacak o da işin özeti tecrübeler püf noktalar vs hakkında...

See you...
:)


3 Ağustos 2014 Pazar

İnterbus Macerası 9.Bölüm Roma-Venedik

Gladyatörler şehri Roma'da 3 gün...
Biraz şansızdık çünkü her yerde tadilat vardı.Aşk çeşmesi kurumuştu mesela biz geliyoruz diye :)

Roma'da kaldığımız yer şehrin baya dışında bungalovlardan oluşmuş büyük bir alana yayılan gençlik köyü gibi bir yerdi. Ortak banyo tuvalet ve oda koşulları çok iyi olmasa da beklentileriniz çok yüksek değilse memnun olacaksınız.Havuzu ve barı vardı bana yetti :)
Bizimle birlikte mezuniyetlerini kutlamaya gelmiş ergen bir grup vardı.Almanya mı Avusturya mı çözemedim ama eğlenceli bir gruptu :)

Gelelim Roma'ya: Şehir açık hava müzesi gibi. Her yerde bir eser ,bir bina bir anıt vs...
İstanbul gibi yani.Bir imparatorluk şehri ne de olsa.Tek farkı bizden daha iyi sahiplenmeleri...

Gezdiğim yerlerin başlıcalarını yazacağım burada fakat, zaten gezerken bulacaksınız hepsini.Her yol Roma'ya çıkar diye bir söz var ya. Aynen öyle.Kaybolmanın zor olduğu bir şehir.Okadar ki 3. gün turistlere yol tarifi bile yaptım yani :)

Gezilecek yerlerden ilki Colloseum tabii ki, insanlar birbirini katlederken 55 bin kişinin çığlıklar atarak neşeyle ve coşkuyla izledikleri mekan. Bir de bize barbar derler ya...


2.Victor Emmanuel ,İspanyol merdivenleri, Pantheon, Aşıklar çeşmesi, Piazzo Navona,Sant Aggelo Kalesi ve tabiiki Vatikan... Buralara da eliniz mahkum uğrayacaksınız zaten.

Ben özellikle Piazzo Navona yı anlatacağım biraz. adından da anlaşılacğaı üzere burası bir meydan :) 
Orta çağda at üstünde mızraklarla yapılan dövüşlerin yapıldığı meydanlardan bir tanesi imiş.Şimdi ise sokak sanatçılarına ev sahipliği yapan etrafı da cafe ve restaurantlarla çevrili bir meydan haline gelmiş. Kaldırımlara oturup içkinizi alıp zaman geçirebileceğiniz bir meydan ayrıca :) Akşamları daha da bir güzel  oluyor...

Roma da meydan bol. Hepsi de kendine göre güzel ...Ama her şehirde tavsiye ettiğim üzere arka sokaklarda kaybolmayı deneyin. Çok güzel caddeler mekanlar keşfedeceğinizi garanti ederim...



Fotoğraflar o kadar çok ki paylaşmakla bitmez tabii...Gidince sizde göreceksiniz bunu,ama tavsiye bakmakla görmek arasındaki farkı algılayıp fotoğraf çekmekle görüp güzellikleri aklınıza kazımanın arasındaki dengeyi iyi kurmalısınız...

İtalya deyince akla gelenler arasında makarna ve pizza var tabiiki.He birde Roma dondurması.
Peki bunları nerede yemelisiniz? 
Valla biz de deneyerek öğrendik :) 
Makarna ve dondurma için adres veremeyeceğim ama şunu söylemeliyim ki en lezzetlileri arka sokoklarda oluyor genelde :)
Pizza için ise güzide arkadaşımın önerisiyle gittiğimiz ve Romanın en iyilerindne olan Pizzeria Bafetto.
Mekan salaş, fakat pizzalar muhteşem.Zaten kalabalıktan anlayacaksınız. :) 

Dondurmalardan da vodkalı olanlardan denemelisiniz :) 



Roma! Yaşaması kolay bir şehir gibi duruyor.İnsanları güzel,anlaşması kolay. Çok milliyetçi derler İtalyanlar için ama ben öyle hissetmedim. Fransızlar daha berbattı bu konuda ...
3 gün biraz fazla gibi Roma'ya ama iyi bir programla biraz daha merkezden uzaklaşarak daha dolu dolu yaşanabilir aşıklar şehri  Roma...

Roma'dan sonraki  durağımız Venedik.
Kanallar ve köprüler şehri.Saymadım ama 400 köprünün birbirine bağladığı 118 adacıktan oluşuyor bu şehir.
Şehir nüfusu 70 bin kadar ve bunun yarısı geçimini turizmden karşılıyor.
Maskeleri ve dürüm pizzaları ünlü...
Burada kaybolmamak elde değil. Onun için kendinize bir buluşma noktası belirleyin ki bizde ana tren istasyonuydu, ve kaybolun ... Kaybolun olmasına ama San Marco Meydanı , San Marco Bazilikası Rialta köprüsünü sakın ha atlamayın :)

Şehirde yeme içme konaklama alışveriş hepsi çok pahalı...San Marco meydanında 1 kahveye 10 avro verdim :) Ayrıca servis ücreti masa ücreti gibi extra ücretler de çıkıyor karşınıza ...Onun içindir ki yine arka  ve ara sokaklar ilk tercihiniz olsun her zaman ki gibi :) 

Şu gondol muhabbetine gelince. 30 dakikası 80 Avro gibi birşeydi sanırım 7 kişi binilebiliyor en çok ve pazarlık şansınız yok.
Şahsen ben Venedik'ten çok haz etmemekle beraber tekrar gelirsem bir anlamı olsun diye 7 sap bir gondola binmeyi tercih etmedim :) arkadaşlar alınmasınlar.
Evet pahalı bir aktivite lakin o gondol olayını paraya kıyıp sevdiğinizle güzel mehtaplı bir gecede gerçekleştirmek daha mantıklı geldi bana :)



Evet interbus ile Avrupa macerasının sonuna yaklaşıyoruz artık.Son 3 şehrimiz kaldı: Lübyana, Belgrad ve Sofya...
Sonraki bölümde bu üç şehri kısaca anlattıktan sonra bir de kapanış yazısıyla interbus'ın özetini geçeceğiz ve bu macera da blog çöplüğünün   tozlu sayfalarında yerini alacak :)